Ekim 16, 2006

Bugün...

Tam dört yıl önce bu dakikalarda, bekâr olarak uyuyacağım son gece için, yine Ebru'yla beraber yatağa giriyordum. Yıllar ne de çabuk geçiyor...

Eski resimlere baktıkça yaşlandığını hissediyor insan; hele 30 yaş sınırını psikolojik olarak aşınca. Evet; daha kiloloyum (evet evet daha da), yüzümde artık 35 civarında bir adam olduğumu ispatlar pek çok işaret var...

"Yaşaya yaşaya" yaşlanmanın güzel tarafı nedir biliyor musunuz? Toyluktan kurtulmuş biri olmak.

Zannımca bir erkek için en güzel yaşlar 30'lu yaşlar. Bu yılları verimli değerlendirirseniz, 40'lı yaşlarda başlarsınız meyvelerini toplamaya...

Evlilik zor bir karar falan değil. Karara etken tek parametre aşk falan da değil. Bir an gelir ki "evet bunu yapmalıyım" diye hissedersiniz. Ama bu istek size son derece mantıklı da gelmeli. Ne sadece duygu, ne sadece mantık.

Sadece bunlardan biri yüzünden bu kararı verirseniz zaten üzülerek söylemeliyim ki o beraberliğin "ölene dek" sürmesi zorlaşır. Ha, büyüklerimizde olduğu gibi zamanla da gelişebilir eksik kalan farkındalıklar (aşk ya da mantık) ama tabi bu büyük bir şans olacaktır.

Sonuç?

Doğru karar vererek "evet bunu yapmalıyım" diyen bize, dertsiz, tasasız, mutlu ve sağlılklı nice uzun yıllar!

(Not: Seneye bugünü daha görkemli kılmak için planlarım var. Bu yıl belki de en sönük geçeni olacak. Valla ortak bir karar; eşeklik falan etmiyorum!)



Hiç yorum yok: