Mayıs 30, 2006

İşini 'iyi' yapan yok mu?

Murat, siparişi yanlış getiren garsonlar için şöyle derdi: "Tek yapması gereken şey, söylediklerimi bir kâğıda yazmak ve o yazanları getirmek. Bunu bile yapamıyor!"

Bugünlerde iyice batar oldu bana; kimse, hiçbir şeyi yapamıyor ya da yapmak istemiyor...

Metro istasyonundaki Akbil otomatını çalışır görmek imkânsız. Muhtemelen bir adam var bundan sorumlu. Kimbilir ne yapıyor?

Marketin şarküteri reyonundaki adamın tek yapması gereken, salamı düzgün kesmek. I-ıh!

Çok örnek var buna...

Bu durumun tek açıklaması var bence: "Köşeyi dönme hayalleri yüzünden işini küçümseme ve işinden memnun olmama halet-i ruhiyesi"

Seneler evvel, yabancı bir çekim ekibinde, altmışına merdiven dayamış bir kamera asistanı vardı. "Neden bu yaşa kadar kameramanlığa geçmedin?" sorusuna verdiği yanıt durumu özetliyor bana göre: "Niye ki? Benim mesleğim bu!"

Mayıs 23, 2006

Cosmopolis II

22 Mayıs gecesi saat 23'te program yayımlandı.

Bir danaya dönüşmüş olmamı kamera gözüyle de görmem dışında herşey gayet güzeldi.

Teşekkürler Sevim...

Mayıs 22, 2006

Cosmopolis

Allahım ne ilgisiz, ne atalet çamuruna bulanmış bir insanım!

Sevim'in davetine icabet edip programa konuk oldum. (bkz. Cosmopolis) Defalarca seyretmişimdir ama bilmem hangi gündür bu, ne saattir?

CNN Türk'ü de kınıyorum burada; sitelerindeki yayın akışı sayfasına girince "nah" dedi bana...

Edit: Yayın akışı sayfası sabah düzeldi.

WATAM

"WATAM yaz, Atamızın şanlı resmi cebine gelsin"

20 Mayıs 2006 günü tv'den bir altyazı...

Yorumsuz...

Mayıs 19, 2006

Güncelleme...

- Nihayet doğalgaz bağlandı. Musluktan sıcak su akmasını mucize gibi karşıladık.
- Balkon çiçekleri geldi.
- Yarın son 'usta' işleri günü. Çok iş ve sonrasında ciddi bir temizlik ihtiyacı var.
- Sanırım Blogging konusunda bir çift kelam etmek üzere bir programa davet edildim. Detaylar daha sonra...
- Bu mudur? Evet evet...

Mayıs 17, 2006

Motor soğuyor...

Asayiş berkemal...

Evin işleri azaldı. Son büyük iki gün bu cuma ve cumartesi. Sıkı temizlik, usta ve matkap işleri vb.

Alıştım. Uyuyabiliyorum.


Edit: Hâlâ doğalgaz yok!

Mayıs 12, 2006

Zaman yok... Az var ya da...

Fena halde taktım. Bu hesabı daha evvel de yapmıştım; aradım, o yazımı bulamadım. Bulur bulmaz aha buraya vereceğim linkini. Olay şudur:

Hayatımızı birilerine para kazandırmak üzere paralıyoruz ve bunun karşılığında aldığımız şey ise zaten bir insanın temel ihtiyaçları: Beslenme, barınma...

Mesaiye kalmadığımızı varsayarsak 20 civarı evdeyiz. 7 saat uyku sağlıklı bir bünye için şart ise 24'te uyumak gerek.

Her günün sadece 4 saati benim! Uyku tam anlamıyla 'benim' sayılmaz. Hatırlamıyorum çünkü; yaşanmamış bir ölü süre.

E peki ben günde 4 saat oturup sonra uyuyacağım bir evin kirası ve tok bir karın için mi yaşayacağım ömür boyu?

Dünya hayatı bu mudur?

Düzen, sistem, bu mudur?

Pek nefis, pek şahane!

Geride kalan zaman, ne kadar uzun olursa olsun, sadece bir 'an' kadardır... 30 yaşında da, 80 yaşında da olsan, hatıran sadece 'bir an' içine sıkışır. Aynıdır. Görülen rüyalardan farksızdır. Aynı yapıda hatırlanır, aynı şiddette iz bırakır.

Şu andır tadını gerçekten aldığın; duyduğun, gördüğün, hissettiğin...

Ve benim 'şu an'larım çok az.

Ömür hızla geçiyor.

Bu mudur?


Mayıs 09, 2006

Harabiyet-i vücud

Birabanor overloaded

System halted

Please turn off Birabanor and do not open him for at least 5 days


-------------------------

Vitaminler, enerji içecekleri, ağrı kesiciler fayda etmiyor.

Çok ama çok yorgunum...

Mayıs 08, 2006

Beden işçiliği...

Sabah saat 10'dan gece 12'ye kadar yemek ve sigara molaları dışında sürekli çalıştık. Evde. Üstelik ağır beden işçiliği yaptık basbayağı!

Taşınmak çok ama çok lanet bir hadise. Mümkün olsa yerimden kımıldamam.

Şu anda ağrımayan yerim yok. Hâlâ doğalgaz da yok. Geceyarısına doğru elektrikli su ısıtıcısıyla su kaynatıp vileda kovasında ılıştırarak tasla yıkandık. Eski usül. Tabi dert beni bulur ya, hıyar müteahhitin duş alınan yerin tepesine koyduğu spot lamba yıkanırken kafama patladı. Her yan cam zerreleriyle doldu; lisedeki kazanın benzeri olabilir, gözüme kıçıma bir yerime kaçabilirdi o cam parçaları. Allah seni bildiği gibi yapsın Müteahhit Bey!

Şimdi ise asayiş berkemal...

Yarın doğalgazın bağlanma ihtimali var. Ev şu anda 17,8 derece. Üşünüyor bu sıcaklıkta... Allahtan yatakta elektrikli battaniye var!

Mayıs 07, 2006

Taşınma notları...

- Taşıyacak şirketin adamları bokunu çıkarıp saat neredeyse 7 olmadan geldi. Ne olduğunu anlamadan işe daldık

- Bize gelen temizlikçi pis bir insan evladıymış. Yerinden kalkan ne kadar eşya varsa altından yumağı halini almış toz kütleleri çıktı

- Yok kardeş, ne kadar iyi adam bulduğunu düşünürsen düşün, nakliye işi kibarca yapılan bir iş olmuyor. Yine var ufak tefek vuruk kırıklar. Eve de öylesine bırakıp gidiyorlar zaten; asıl iş, evde oturacakları bekliyor

- Yok, hakkaten yok; yerleşilmiyor... Torba aç, koli aç, sil, yerleştir, düzenle... Bitmiyor anasının gözü, bitmiyor. Her yanımız ağrılar içinde...

- Sözde bugün doğalgaz açılacaktı. Lanet müteahhitin ve onun yardakçısı dalkavuk mühendis beyin ve hatta onların sözünü kanıt gösterip bizi apar topar buraya taşıtan evsahibinin kurbanı olduk. Yok doğalgaz falan; bağlamadılar. Projeye laf ettiler, mühendis pazartesi günü yetkililerin şefiyle görüşecekmiş de, açtıracakmış da, o-hooo

- Allahtan kablo tv, telefon ve ADSL mucize eseri sorun çıkarmadan çalışıyorlar

- Yatağı yadırgadık, evi de öyle. Eski evde gece çıt çıksa o sesin kaynağını ve sebebini anlayabilirdim. Ama burda? Daha tanımıyorum ki evi; neresinden ne ses çıkar bilemiyorum.

- Koca binada bir biz varız. Bu yalnızlık güvensizlik hissi yaratıyor. Uyuyamadım. Ben kalkıp bekçi gibi dikilmesem Ebru da uyuyamayacaktı.

- Kalktım ben de, bilgisayarı kısmen işler hale getirdim.

- Yarın telaşe ve hamaliye sürecek... Hatta bu eve yerleşmek en az 1 ay!

Mayıs 04, 2006

Telaşe...

Telefon, ADSL, Kablo TV ve doğalgaz nakli; elektrikçiye, tesisatçıya, perdeciye, halıcıya çıraklık yapmalar, matkap gürültüsü altında beton ve tuğla tozu yutmalar; eski ve yeni ev sahibiyle telefon trafiği; temizlikçi, nakliyeci vb. aramalar...

Bir de işte koşuşturuyoruz tabi...

Ne zor işmiş be yahu!